Depremzedelerin Hukuksal Hakları Nelerdir?

depremzedelerin hukuksal hakları

Ülkemizde Kuzey Anadolu Fay Hattı, Doğu Anadolu Fay Hattı ve Batı Anadolu Fay Hattı olmak üzere üç büyük fay hattı vardır. Bu fay hatları ülkemizde baştan sona uzanmaktadırlar. Ülkemizin hemen hemen her bölgesinde deprem riski bulunmaktadır. Bu yeryüzü mirasında yaşadığımızı unutmadan insanı salt barındıran değil, aynı zamanda koruyan nitelikte konutların yapılması gerekir. Deprem sonrası oluşan zararların bir nebze olsun tazminine yardımcı olmak amacıyla bu yazı hazırlanmıştır.

Deprem Sonrası Hak Sahipliği Nedir?

Deprem nedeniyle oturdukları evleri zarar gören kişilerin hakları vardır. Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun’un 29. Maddesi’nde, ‘Yıkılan, yanan veya ağır hasara uğrayan veya uğraması muhtemel olan binalarla imar planları gereğince kamulaştırılmasında zorunluluk bulunan yerlerdeki binalarda oturan ailelere hak sahibi olmak şartıyla konut yaptırılır veya kredi verilir’ şeklinde düzenleme yer almaktadır.

Deprem sonrası yıkılan ve zarar gören evlerin ve işyerlerinin sahipleri için “Hak sahipliği” sayılmanın şartları, Afet Sebebiyle Hak Sahibi Olanların Tespiti Hakkında Yönetmelik’te detaylı açıklanmıştır. Bir kişinin depremde hem evi hem de işyeri zarar görmüş ise; bu kişi hem ev için hem de işyeri için ayrı ayrı hak sahibi olacaktır. Depremde ölen bir kimsenin afetzedeliğe ve hak sahipliğine ilişkin hakları ise mirasçılarına geçecektir. İlgili yönetmelik 15. maddede düzenlendiği üzere konutta kiracı ve misafir olanlar deprem sonrası hak sahipliği kavramına dahil değildirler.

Deprem Sonrası Hak Sahipliği Başvurusu Nereden Yapılacak?

İlgili  yönetmeliğin 4. Maddesi uyarınca afet sebebiyle, kendilerine ait bulunan konutları yıkılan, yanan veya oturamayacak derecede ağır hasar gören afetzede aileler “Hak sahibi” sayılır ve bu ailelere yeniden konut yapılır veya konut kredisi verilir. Hak sahipliği başvurusu, e-Devlet üzerinden yapılabilmektedir. E-Devlet mobil uygulamasında  AFAD kelimesini aradığınızda Afetzede Hak Sahipliği Başvuru Sorgulama başlığından kaydınızı yaptırabilirsiniz.

“Hak sahipliği” ya da hasar tespiti idari işlemdir. Bu işlemler tesis edilirken hata veya hak kaybı olmaması için yargı yolu açıktır. Hakkınızda haksız veya hatalı idari işlem yapıldığı iddianız varsa işlemin iptali için idari yargı yoluna başvuru yapılabilir.

Deprem Sonrası Hasar Tespit Çalışması Nasıl Yapılır?

Deprem sonrasında arama kurtarma çalışmaları bitince İmar ve İskân Bakanlığı tarafından kurulan fen kurulları tarafından hasar tespit çalışmalarına başlanır. Hasar tespit çalışması 7269 sayılı yasanın 13 ve devamı maddeleri gereğince, 4123 sayılı kanunlar gereğince yapılır. Afetin büyüklüğüne göre çevre illerden ya da yeterince illerden inşaat mühendisi ve mimarlar görevlendirilerek hasar tespiti yaptırılmaktadır. Bu tespitler sonucu binalara yıkık, ağır hasarlı, orta hasarlı, az hasarlı ve hasarsız sonuçları verilir.

Tespitler sonunda yıkılması gerektiğine karar verilen binalar için 3 günlük itiraz süresi vardır. Bina sahibi bu karara karşı idare kuruluna itiraz edebilir. Sahibi bulunmayan binalar için ise yıkılma kararı muhtarlıklardan ilan yoluyla duyurulmaktadır. Hasar tespit sonuçları mahallinde ilan edildiği tarihten itibaren 30 günlük itiraz süresi başlamaktadır. Bu süre hak düşürücü süredir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından belirlenen irtibat noktalarına itiraz dilekçesi verebilirsiniz.  Az hasarlı tespit edilen binanız orta ya da ağır hasarlı olduğunu düşünüyorsanız mutlaka süresinde itiraz etmeniz gerekir. İtiraz üzerine Çevre ve Şehircilik Bakanlığı teknik ekibi tarafından binanın hasar durumu yeniden incelenecektir. İtiraz sonucunda verilen karardan tatmin olmadığınızda dava yoluna başvurmanızı öneririz.

dask nedir

DASK Nedir?

DASK, zorunlu Deprem Sigortası, belediye sınırları içinde kalan meskenler için depremin meydana getirdiği maddi zararları karşılamaya yönelik bir sigorta sistemidir. Zorunlu Deprem Sigortası (DASK) ile aşağıda tanımlanmış binalar güvence altına alınır:

  • Tapuya kayıtlı ve özel mülkiyete tâbi taşınmazlar üzerinde mesken olarak inşa edilmiş binalar,
  • 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu kapsamındaki bağımsız bölümler,
  • Kat irtifakı tesis edilmiş binalar,
  • Bu binaların içinde yer alan ve ticarethane, büro ve benzeri amaçlarla kullanılan bağımsız bölümler,
  • Doğal afetler nedeniyle devlet tarafından yaptırılan veya verilen kredi ile yapılan meskenler,
  • Tapuda henüz cins tashihi yapılmamış ve tapu kütüğünde vasfı “arsa vs.” olarak görünen binalar,
  • Tapu tahsisi henüz yapılmamış kooperatif evleri için geçerlidir.

DASK her yıl yapı maliyetindeki artışa paralel olarak azami teminat tutarı belirler. 25/11 2022 tarihinden itibaren bütün yapı tiplerinde azami teminat miktarı olarak 640 bin TL belirlemiştir. Teminat tutarı arsa değeri hariç olmak üzere meskenin büyüklüğüne göre ve yapı tarzına göre belirlenmektedir.

DASK Tazminatı Nasıl Hesaplanır?

Depremzedelere ödenecek tazminat için metre kare başına birim maliyeti belirlenir. Bu birim maliyeti her yıl DASK tarafından ilan edilir. 25 Kasım 2022 yılında açıklanan metrekare birim maliyeti 3.016,00 TL’dir. Örneğin eviniz 100 metrekare ise alacağınız maksimum tazminat 301.600,00 TL’dir.

DASK Neleri Karşılar?

Deprem sonrası binada oluşan zararları, sigorta poliçe limitleri ölçüsünde karşılayacaktır. Binanın, temeli, duvarlar, bağımsız bölümleri ayıran duvarlar, istinat duvarları, bahçe duvarları, asansörler, çatı, baca, koridor binanın tamamlayıcı bölümleri bu sigorta kapsamındadır.

DASK’a Nasıl Başvurulur?

Deprem nedeniyle konut veya işyerinde hasar bulunan kimseler, Alo-Dask 125, e-devlet ve SMS üzerinden başvuru yapabilirler.

Depremde Müteahhidin, Mimar, Mühendis, Yapı Denetim Kuruluşunun Sorumluluğu Nedir?

depremde müteahhidin sorumluluğu nedir

Türk Borçlar Kanunu’nun “Yapı Malikinin Sorumluluğu” başlıklı aşağıdaki 69. maddesi uyarınca depremde evi işyeri zarar gören vatandaşların, binaların proje müellifi mimar ve mühendislere, binaları inşa eden müteahhitlere, yapı denetim kuruluşuna tazminat davası açma hakları vardır.

Müteahhidin, mimar ve mühendisin ve yapı denetim kuruluşunun birlikte kanuna ve mevzuata uygun olarak bina yapması gerekir. Müteahhit inşaatı mevzuata uygun yapmasına rağmen depremde bina yıkıldı ise illiyet bağının olmaması nedeniyle müteahhidin sorumluluğu yoktur diyebiliriz. Müteahhidin ve diğerlerinin hukuki ve cezai sorumluluğuna gidebilmek için inşaatı mevzuata aykırı olarak yapılması gerekir. İlgili kişilerin bu cezai sorumluluğa tabi tutulabilmesi için:

  • İnşaatta kullanılan malzemenin uygun olmaması
  • Beton kalitesinin yetersiz olması
  • Demirin az kullanılması
  • Kolonların kısa yapılması
  • Ucuz işçilik
  • Plan ve projeye aykırı inşaat yapılması
  • Plan ve projenin mevzuata aykırı yapılması
  • Denetimin yapılmaması

Müteahhidin, mimar ve mühendisin ve yapı denetim kuruluşunun yaptığı inşaatlar kapsamında hukuki sorumluluğu vardır. Bunların inşaatta hukuki sorumluluğu haksız fiil sorumluluğudur. Haksız fiil sorumluluğu için hukuka aykırı fiil veya kusur, zarar, failin fiili ile zarar arasında uygun illiyet bağının bulunması gerekir. Kusurlu veya mevzuata aykırı yapılan inşaat depremde yıkıldığında başkasının malvarlığına veya şahıs varlığına zarar verecektir.

Müteahhidin inşaatta cezai sorumluluğu şöyledir: Gerekli özen ve itina gösterilmiş olsa da bina yıkıldığında meydana gelen yaralama ve ölümden taksirli sorumluluk vardır.  Müteahhidin kusuru nedeniyle deprem sonucu binanın yıkılmasıyla yaralama veya ölüm gerçekleşmiş ise müteahhidin cezai sorumluluğuna gidilir.

Müteahhidin yaptığı binanın yıkılmasıyla oluşan yaralama suçunda TCK’nun 89. Maddesi uygulanır: Madde 89- (1) Taksirle başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.”

Müteahhidin yaptığı binanın yıkılmasıyla oluşan ölüm nedeniyle taksirle öldürme suçu hakkında TCK’nun 85. Maddesi uygulanır:Madde 85- (1) Taksirle bir insanın ölümüne neden olan kişi, iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Fiil, birden fazla insanın ölümüne ya da bir veya birden fazla kişinin ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmuş ise, kişi iki yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”

Depremde Devlet İdaresinin Sorumluluğu Nedir?

1939 yılında Erzincan Depremi, 1999 yılında Gölcük Depremi ve Düzce Depremi, 2011 yılında Van Depremini yaşadık.  2023 yılında Kahramanmaraş ve civarındaki illerimizde depremi bir kez daha yaşadık. Deprem sonrası yaşanan can ve mal kaybına karşı idarenin sorumluluğunu anlatacağız.

En kısa ve basit anlatımla deprem nedeniyle ortaya çıkan zararları belli bir çerçevede tazmin yükümlülüğü ve bu kapsamda kişilerin idareye karşı yargı yoluna başvurma hakkı vardır. İdari Yargılama Usulü Kanunu’nda düzenlenen idari dava türlerinden biri iptal davası diğeri tazminat da talep edilebilen tam yargı davasıdır. Tam yargı davası idarenin eylem veya işlemleri, ihmali sonucunda ortaya çıkan gerek maddi gerek manevi zararların tazmini amacıyla açılabilmektedir. Tam yargı davalarını ancak hakkı ihlal edilen kişiler açabilecektir.

Deprem sonrasında açılacak tam yargı davalarında idarenin kusur sorumluluğu kapsamında bir kusurunun olması gerekir. Buna hizmet kusuru da denir. Hizmet kusuru; idarenin hizmetini hiç yapmaması, kötü yapması, geç yapmasıdır. İdarenin mevzuata göre denetim ve kontrol görevini gerçekleştirip gerçekleştirmediği araştırılmalıdır. Tam yargı davası, Belediye ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na karşı açılabilir. İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 13. Maddesi gereğince idareye karşı tazminat istemli dava açmadan önce depremden dolayı meydana gelen zararın giderilmesi için idareye başvurmak gerekmektedir. Depremden zarar görenler depremin gerçekleştiği tarihten itibaren  BİR YIL içinde idare başvurarak zararlarının tazminini talep etmelidir.  İdare bu talebi reddettiğinde veya cevap vermediğinde 60 gün içinde idare mahkemesinde belediyeye ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na karşı tazminat için tam yargı davası açılabilecektir.

İdarenin kusursuz sorumluluğu ise; idarenin kusuru bulunmasa dahi, oluşan zarar ile idarenin eylemi arasında illiyet bağının bulunması durumunda var olan sorumluluktur. Zarar ile idarenin eylemi arasında illiyet bağının kesildiği halde idarenin kusursuz sorumluluğu ortadan kalkar. Zarar ile idarenin eylemi arasında illiyet bağının zayıfladığı halde idarenin kusursuz sorumluluğu azalır. İdarenin kusursuz sorumluluğunu ortadan kaldıran ya da azalmasına mücbir sebep, beklenmeyen hâller, zarara uğrayan kişinin davranışı, üçüncü kişinin davranışı neden olabilir.

Deprem sonrasında idareye karşı açılacak tazminat davalarında; binanın bulunduğu zeminin özelliği, depreme dayanıklılığının kontrolünün yapılıp yapılmadığı, yapı kullanma izninin bulunup bulunmadığı, imar planları ve inşaat ruhsatlarının hangi idarelerce yapıldığı ve verildiği,  binanın bulunduğu yerin afet bölgesinde yer alıp almadığı, imar açısından inşaatın denetlenip denetlenmediği araştırılacaktır.

Mücbir sebep; önceden gerçekleşeceği zamanın belirlenemediği önlenemeyen haldir. Mücbir sebep durumunda idarenin kusursuz sorumluluğu ortadan kalkacaktır. Deprem mücbir sebep midir? Fay hattının bulunduğu yerde deprem mücbir sebep değildir.  Yüksek mahkemelerin yerleşmiş içtihatları ile belirlendiği üzere fay hattının bulunduğu yerde idareden; depreme karşı hazırlıklı olarak gerekli düzenlemeyi, kontrolleri ve denetlemeleri yapmış olması beklenir.  İdare, deprem nedeniyle oluşan zararlarda “deprem mücbir sebeptir” diyerek kusursuz sorumluluktan kurtulamayacaktır.

Nitekim 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun; belediyelere, mülk idare amirlerine, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na deprem bölgelerinde yer alan yapıları denetleme görevini ve yetkisini vermiştir. Kanunla görev ve yetki verilen idari makamların her biri sorumlu oldukları alanlarda inşaatları denetlemekle yükümlüdürler.

Deprem nedeniyle zarara uğrayanlar inşaatın müteahhit, mühendis, mimar tarafından mevzuata aykırı yapıldığını, idarenin (belediye, bakanlık, ilgili kamu kurumları) denetim görevini yapmadığını veya eksik yaptığını iddia edecektir.  Davalarda önemli olan husus iddia ve savunmanın ispatıdır. Hukuk davalarında iddia eden iddiasını ispat ile mükelleftir. Davacı ispat edebildiği ölçüde hakkını alacaktır, diyebiliriz. Deprem nedeniyle oluşan zararların tazmin davasında diğer hukuk davalarının aksine yazılı delil zorunluluğu yoktur. Tanık, fotoğraf, video kaydı, her türlü delil değerlendirilmelidir. Depremden zarar gören kişinin iddiası karşısında idarenin yaptığı işlemlerin belgelerini sunma yükümlülüğü vardır. İdare, “belgeler deprem mücbir sebebi nedeniyle yok oldu” dese bile bu cevap hukuk devletinde kabul görmeyecektir.  Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü Bilirkişilik Daire Başkanlığı deprem nedeniyle yıkılan veya ağır hasar gören binalarla ilgili delil toplama veya delil tespiti hakkında bilirkişilik kılavuzu yayınlamıştır. Elden geldiği ölçüde binanın enkazı kaldırılmadan önce usule uygun delil tespiti yapılmalı, fotoğraf çekilmeli, toprak ve demirden numune alınmalıdır.